LUİS CARLOS BREZİLYA-ALMANYA MAÇI ÖNCESİ KALEME ALIYOR


LUİZ CARLOS FERNANDES
MAÇ ÖNCESİ NEYMAR İÇİN ÇİZİLEN KARİKATÜR...

RIFAT ILGAZ USTAYI 21. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE ANIMSARKEN...

Dün 6 Temmuz'du ve mizahımızın büyük ustası Aziz Nesin ustanın ölüm yıldönümüydü, bugün ise 7 Temmuz, onun mapustan ve mizahtan meslek arkadaşı bir başka büyük ustanın ölüm yıldönümü: Rıfat Ilgaz'ın... Rıfat Ilgaz ve Aziz Nesin, bu ülkede mizah yazınının iki dev ismi oldular. Kaderleri bile birbirini izledi bir şekilde. 1911 doğumlu Rıfat ağabey, pek çok hastalıklar ve dertlerle dolu yaşamında 82 yaşındaydı. 2 Temmuz 1993'te yaşanan o kara güne, Sivas katliamına çok ama çok üzüldü, adeta yıkıldı ve bu derin üzüntünün ardından 7 Temmuz 1993'te veda etti dünyaya... 



Rıfat Ilgaz özellikle "Hababam Sınıfı" romanıyla öne çıksa da pek çok türde, pek çok eser üretmiştir. Gerek yazılarında yaşamında hep toplumcu bir çizgisi oldu. Türkiye'nin oldukça çalkantılı siyasi dönemlerinde bir çok yazar gibi, o da adliye koridorlarından eksik olmadı, hapiste yattı, hastalandı. Ciddi maddi ve manevi sıkıntılar yaşadı. Yazın hayatına şiirden mizah öykülerine, romandan çocuk kitaplarına kadar birçok farklı türde eser sığdırdı. Bir zamanlar toplatılan "Karartma Geceleri" adlı eseri 2004 yılında 100 Temel Eser listesine girdi. Yazarın eserleri günümüzde, oğlu Aydın Ilgaz ile birlikte kurduğu, Çınar Yayınları'ndan yayınlanıyor. Büyük usta Rıfat Ilgaz'ı 21. ölüm yıldönümünde sevgi ve özlemle anıyoruz... 

E-MİZAHH

Girne Amerikan Üniversitesi ile Kıbrıs’ı Kazan, Kıbrıs ve İngiltere’de oku!

Girne Amerikan Üniversitesi, "Kıbrıs’ı Kazan, Kıbrıs ve İngiltere’de Oku" sloganı ile bütünleşen ve yurtdışı kampüsleriyle de öğrencilerine üç farklı kıtada eğitim fırsatı sunan öncü bir üniversite.
Eğitimde mobiliteye verdiği önem ve uluslararasılaşma sürecinin bir göstergesi olarak Girne Amerikan Üniversitesi; İngiltere, ABD ve Hong Kong’dan sonra küresel kampüslerine bir yenisini ekleyerek Türkiye’de İstanbul yerleşkesini hizmete açmıştır. Bu süreçte Girne Amerikan Üniversitesi, öğrencilerine 3 farklı kıtada eğitim imkânı sunmakta ve "Üç Kıta Tek Üniversite" sloganı ile de bir dünya üniversitesi olma noktasında bir hareketlilik içerisinde olduğunu kanıtlamaktadır.
Kazandıkları ÖSYM bursları ile GAÜ’ye yerleşen öğrenciler, Girne Amerikan Üniversitesi’nin yurtdışı yerleşkelerinde aynı burslarla ve ek ücret ödemeden programlarıyla uyumlu dersler yada ELA’da (English Language Academy) İngilizce dil eğitimi alıyor; geri döndüklerinde ise yurtdışında aldıkları dersleri GAÜ programlarındaki ders yükümlülükleri yerine saydırarak eğitimlerine devam edebiliyorlar.
Eğitimde 30 Yıl...
Geçtiğimiz günlerde görkemli bir törenle 30. Onur Yılı’nı kutlayan Girne Amerikan Üniversitesi için bu sene oldukça özel bir yıl. GAÜ, 2014-2015 Akademik Yılında tam 2260 yeni öğrencisine 7 yıl boyunca kesintisiz ÖSYM Bursu verecek.
GAÜ sosyal ağlarda da çok aktif; bu sene tercih dönemi boyunca facebook.com/girneamerican üzerinden tüm kampüsler ve öğrenci hayatı ile ilgili herşeyi paylaşıyorlar ve tüm sorulara resmi sayfa üzerinden cevap veriyorlar. Twitter takipcilerini de unutmamışlar @girneamerican üzerinden en güncel paylaşımları takip edebilirsiniz.
GAÜ, şu anda küresel dünyanın yükselen meslekleri Denizcilik, Havacılık, Sahne Sanatları, Hukuk, İleri Mühendislik Disiplinleri, Güzel Sanatlar, Mimarlık, İç Mimarlık, Uluslararası İşletme, Uluslararası İlişkiler, Psikoloji, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik, Türkçe Hukuk, Çin Dili ve Edebiyatı, Gastronomi ve Mutfak Sanatları, Sınıf Öğretmenliği, Sağlık Yönetimi, Ergoterapi, Enerji Sistemleri Mühendisliği, Ebelik, İnşaat Mühendisliği ve Sivil Havacılık Ulaştırma İşletmeciliği, Pilotaj gibi programları barındıran; 9 Fakülte, 6 Yüksekokul, 2 Enstitü ve  2 Meslek Yüksekokulu’nda olmak üzere , 69 Lisans 21 Önlisans 48 Yükseklisans ve 17 Doktora programı sunmakta.
GAÜ’den saygın dünya üniversiteleri ile akademik işbirliği ve değişim programları fırsatı!
Girne Amerikan Üniversitesi, kampüsleri ve 200’ü aşkın dünya üniversitesiyle sürdürdüğü öğrenci değişim programları kapsamında, öğrencilerine yaşam boyu hatırlayacakları deneyimlerin kapılarını açmakta.
Uluslararası Denklik ve Tanınma
Girne Amerikan Üniversitesi sağladığı eğitimin kalitesini sürekli olarak geliştirmek için akreditasyonlarını ve üyeliklerini yenilemektedir. GAÜ yerel olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordınasyon Kurulu YÖDAK ve Türkiye Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) tarafından tanınmaktadır. Ayrıca dünyanın bir çok saygın denklik kurullarından akredite olan GAÜ’nün bir çok uluslararası üyeliği de bulunmaktadır.
Girne Amerikan Üniversitesi Eduniversal’ın En İyi Üniversiteler sıralamasında yer almaktadır. Avrupa Birliği Yükseköğretim Sistemi içerisinde üniversite eğitimini denetleyen uluslararası eğitim kuruluşu Eduniversal, 153 ülkeden 12 bin yükseklisans programının incelenmesi ve 100 bin öğrenci ile yaptığı “En İyi Yükseklisans Eğitimi Veren Üniversiteler” araştırmasının sonuç raporuna göre GAÜ "En İyi Yükseklisans Eğitimi Veren İlk 100 Üniversite" arasında gösterilmektedir.
GAÜ, YÖK onaylı programlarıyla geleceğin pilotlarını yetiştiriyor
4 yıllık Pilotaj eğitimi alan öğrenciler, GAÜ İstanbul Yerleşkesi Uluslararası Havacılık Akademisi’nde similatör ve uçuş derslerini tamamlayarak Pilot olma hakkını kazanıyorlar. GAÜ’nün, uluslararası standartlarda verdiği eğitimle yetiştirdiği öğrenciler, önümüzdeki 20 yılın en gözde mesleklerinden biri olan havacılık sektöründe kolaylıkla iş bulabilecekler.
Kıbrıs, dünyanın en güzel adalarından biri!
Kıbrıs Dünya’nın en güzel adalarındandır ve iklimi sayesinde bir tatil ülkesinde eğitim alma şansınız var, üniversite kampüsü plajlara çok yakın mesafede bulunmakta ve kampüse çok renkli bir yaşam hakim. GAÜ, adanın en turistik sahil kenti olan Girne’de kendisine özel plaj ve uygulamalı 5 yıldızlı oteli ile öğrencilerine eşi benzeri olmayan bir eğitim fırsatı sunmaktadır.
Peki kampüste hayat mı nasıl? Tanıtım filmleri için youtube.com/girneamerican ve vimeo.com/girneamerican
Bir boomads advertorial içeriğidir.

İLKİN DENİZ TÜRKİYE'YE GELDİ VE ÇİZMEYE DEVAM EDİYOR...


Gezi parkı olayları bitti fakat söylemleri devam ediyor. Kapanan olayı ilkin denizde bi karikatürle dile getiriyor.Ülkemizin refahı adına olayları çok fazla deşmememiz gerekiyor.Herşeyden bahsetmek gerekli tekşeyden değil.Mizah yazarlarımızın daha farklı konulara geçeceği günleri sabırsızlıkla bekliyoruz...

OĞUZ ARAL USTANIN GÜN GEÇTİKÇE DAHA DA ANLAM KAZANAN BİR KARİKATÜRÜ



NECATİ ABACI'NIN KALEMİNDEN; OĞUZ ARAL...

Necati Abacı arkadaşımızın Oğuz Aral çizimini gördüğünüz grafik kolaj haline getiren Cevat Özer arkadaşımıza da teşekkür ediyoruz...

BÜYÜK USTA, SAYGIDEĞER MİZAH YAZARI OĞUZ ARAL'I 9. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE SEVGİYLE ANIYORUZ...

OĞUZ ARAL... Bir çizgi, bir mizah, bir yürek ustası... Huysuz ama tatlı ihtiyar... Yüzlerce karikatürcü yetiştirmeye adanmış bir müthiş ömür... Tarama ucumuz, çini mürekkebimiz, şöhler kağıdımız, abimiz, babamız, dostumuz, sırdaşımız, arkadaşımız... Ona kızanın bile an geldiğinde saygı duyduğu insan... Titiz bir çizgi adamı... Kendisi babasını çocuk yaştayken yitirmiş, kardeşi Tekin'e ve sonrasında yetiştirdiği yüzlerce karikatürcüye "babalık" yapmış sevgi dolu usta... Kolektif dergi çalışmasının öncüsü... Uykusuz gecelerin adamı... Gereksiz taramalardan uzak durmamız için yıllarını ortaya koymuş ama bu anlamda çok da başarılı olamamış bir gerçek usta... Haşin ve ürkütücü bir görüntü altında pamuk gibi sımsıcak bir yürek... Avni'nin, Utanmaz Adam'ın daha bir sürü çizgi kahramanın babası... Bir pandomim ustası... Bir saz ustası...


Son yıllarında aslında müthiş bir "mizah yazarı" olduğunu göstererek bize veda eden harbi insan... Sokakta serseri olma olasılığı çok yüksek insanlardan ilk kez bu ülkede karikatürcü, mizahçı yaratmayı başarmış usta... Genellikle sıradan ve kıytırık öğretmenliğe dayalı "Yetiştiricisi" pek de fazla olmayan bu coğrafyada harbiden çizer yetiştirmiş bir baba adam... Bir daha benzeri olmayan ve olmayacak olan unutulmaz dergi"Gırgır"ın her şeyi...


OĞUZ ARAL... 1989 yılında çocuğundan yakın gördüğü, çocuğundan daha fazla gördüğü Gırgır dergisinden, patron ve iktidar baskısı altında zorla atılan, dergisi elinden zorla alınan ve onun yanından yetişen bizlerin asla unutmayacağı anlar yaşayan, son yıllarını Hürriyet gazetesinde pek de mutlu geçirmeyen ve aslında tatilden çok veda için gittiği Bodrum'da 26 Temmuz 2004 günü, artık çok sıkıldığı bu ülkeye ve bu dünyaya bilinçli bir şekilde veda eden, anmaktan asla yorulmayacağımız bir şefkat kapısı... Sevgili ustamız aramızdan uçalı 9 yıl olsa da o her an yanımızda olmaya devam ediyor... Bizler, onun yanından geçmiş mizahçılar; Onunla an geldi sarmaş dolaş, can ciğer olduk, an geldi kavga ettik, bazen güneşli, bazen fırtınalı ama her daim sevgi dolu bir birliktelikti bizimkisi...


OĞUZ ARAL... Kişisel tarihimde yeri apayrı bir usta... An geldi babamdan yakın gördüm onu... An geldi kızdım, uzaklaştım ama son yıllarında yeniden ve müthiş bir şekilde yanındaydım. Ona dair hislerimi son yıllarında onunla paylaşabilme onurunu yaşattı bana... Hala gözümün önündedir... 1978 yılının Mart ayında geçtim ilk kez karşısına... 1978, 1979, 1980 yıllarında amatör bir çizer-yazar olarak arşınladım Gırgır kapısını... 1981 yılının Haziran ayına dek sürdü bu ilk dönem arşınlaması... 1981 yılının Haziran ayında profesyonel mizahçı olarak ilk kez Ses-Atmaca mizah ekinde çalışmaya başlamıştım zira... Sonra 1986 yılında Güldürü Üretim Merkezinin kapanmasının ardından yeniden ama bu kez profesyonelce Gırgır kapısındaydım. 1986,1987, 1988 yılları...1988 yılının yazıydı, Gırgır bana artık keyif vermemeye başlamıştı işin gerçeği. Kendi kendime sessizce ayrıldım ustanın yanından ve Fransa maceram başladı ardından. Zaten onun da 1989 yılı yaz aylarında sona erdi zorla da olsa Gırgır macerası... Ardından çıkardığı Avni hiçbir zaman aynı tadı vermedi, ne ona, ne okura... Oğuz usta ile son yıllarında yeniden yakınlaştık. Evine gittim kaç kez, saatlerce sohbet ettik, zorla da olsa röportaj yaptık. 

OYUN YAZARI, SENARİST, MİZAH USTASI SADIK BİR AĞBEY SADIK ŞENDİL'İ ÖLÜMÜNÜN 27. YILINDA SEVGİYLE ANARKEN...

Temmuz ayı öylesine çok mizah insanını aramızdan almıştır ki, bazen günleri bile karıştırıyoruz bu yüzden... Birlikte çalışma onuruna erdiğim mizah ustalarının en ilginçlerinden biri olan sevgili Sadık Şendil ağabey de, aslında Oğuz Aral ustamızla aynı gün, yani 26 Temmuz'da ayrılmıştı aramızdan… 26 Temmuz 1986 tarihinde aramızdan ayrılan Sadık Şendil gerçek bir İstanbul beyefendisi, usta bir senaryo ve oyun yazarıydı… Onun adı her dönemde yeniden sahnelenen unutulmaz tiyatro oyunu “Yedi Kocalı Hürmüz”le bilinir daha çok. "Hababam Sınıfı" filmlerinin senaryolarını da o yazmıştı. Pek çok Kemal Sunalfilminin senaryosu da ona aittir... Bunların en sevilenlerinden "Salak Milyoner"in bir daktilo kopyasını bir dönem işyerinde senaryo dersi verdiği Cihan Demirci'ye anı olarak vermiştir. Pek çok değerli sanatçı gibi adı şimdilerde ölüm yıldönümlerinde bile "anımsanmayan" sevgili Sadık Şendil ustayı biz MİZAHHABER olarak bir kez daha sevgiyle anıyoruz...
1984'ten kalma bir fotoğraf...Güldürü Üretim Merkezi ekibi toplu halde...Sadık Şendil ağabey, masada oturanlar arasında görülüyor. En solda oturan Kandemir Konduk'un yanında, Sadık ağabeyin sağ yanında ise Ümit Yaşar Oğuzcan var. Fotoğraftakileri en arkadan soldan sağa bir sayalım: Veysel Öktem, Aydın Gündüz, Metin Günen, Sekreter Nuray, Zeynep Esra Tablacı, Sunder Erdoğan, Öznur Kalender, Cihan Demirci. 2. sıra oturanlar: Kandemir Konduk, Sadık Şendil, Ümit Yaşar Oğuzcan, Müjdat Gezen, Aziz Nesin. Öndekiler: Savaş Dinçel, Akın Yılmaz ve Levent Demirkuş.

CİHAN DEMİRCİ'NİN KALEMİNDEN SADIK ŞENDİL'Lİ BİR ANI...
1982-1986 yılları arasında Güldürü Üretim Merkezi’nde (GÜM)çalışırken Sadık ağabey de aramızdaydı… O günlerde 70’ine merdiven dayamış ama o merdivende bile; “Buyur evladım önce sen çık” diyebilecek kadar beyefendi bir yürekti Sadık abi… Benim belkide tanıdığım son gerçek “İstanbul Beyefendisi” idi o… Örneğin; fazlaca sesli gülerken kimse rahatsız olmasın diye mutlaka hemen ceketinin üst cebinden mendilini çıkartıp ağzını kapatırdı… İlk dönemler çalıştığımız mekan Müjdat Gezen ağabeyin Cihangir’de İsmail Dümbüllü Sokakta bulunan dairesiydi.. Çatı katındaydık… Bütün Kabataş ve boğaz ayağımızın altındaydı orada…Apartmanın kapıcısı Hüseyin’in önünde bile ceketini ilikleyen bir insandı sevgili Sadık Şendil…


Yıl: 1983… Müjdat abinin Cihangir’in en tepesinde bulunan dairesinde olduğumuz o güzelim günler… İşte o günlerde 70’ine merdiven dayayan sevgili Sadık ağabey de, bizler gibi her gün Fındıklı’dan yaklaşık 200 basamak filan tırmanarak Cihangir’in tepe noktasındaki bu daireye geliyordu…

Fındıklı’da Akademinin önünden otobüse binmeye hazırlandığım bir gün Sadık abiyi otobüs durağında gördüm… Üstünden hiçbir zaman eksik olmayan şık takım elbisesi, şapkası ve elinde kibarca tuttuğu bastonuyla durağın bir köşesinde sessizce duruyordu… O anda otobüs geldi ve Sadık abi de o itiş kakış hengamesinde benimle aynı otobüse bindi… 70 yaşında olduğu ve otobüste boş yer bulunduğu halde Sadık abi oturmamış ve yerini çocuklu bir kadına vermişti…

40 yıllık bir yazarın hala belediye otobüsüne binmesi ve üstelik ayakta yolculuk yapması ülkeme ve bana hiç tuhaf gelmemiş ama gene de içimi burkmuştu doğrusu…

Yanına yaklaşıp Sadık ağabeye “Merhaba” dedikten sonra, ne tarafa gittiğini sordum…Bana; “Evladım, aslında akşam olsun diye vakit geçiriyorum o yüzden bindim, nereye gittiği pek önemli değil” dedi…

Şaşırdığımı görünce de açıkladı:
“Cihancım, evladım…Şu saatlerde bizim hanımın evde kabul günü var, ben de böyle çeşitli otobüslere binip dolaşıyor ve vakit geçiriyorum.. Misafirler varken eve gitmek istemiyorum çünkü ben evde salondaki yemek masasının üzerinde çalışıyorum… Eee şimdi orası kek, kurabiye, börek filan etrafı da bir sürü kadın doludur… Hayır, yatak odasındaki yatağın üzerine oturup yazdığım da oluyor ama o zamanlarda belime müthiş bir ağrı giriyor işte, n’aparsın evladım!..”


İşte Sadık Şendil buydu… 70 yaşında, 40 yıllık ünlü mü ünlü bir mizah yazarıydı, senaristti, oyun yazarıydı ve hala bir çalışma odası, onu bırakın bir çalışma masası bile yoktu bu gerçek İstanbul beyefendisi Sadık ağabeyin…


O zamanlar 20 yaşlarındaydım ve henüz annemlerle oturuyordum… Bende salondaki yemek masasının üzerinde çalışıyor ve bu durumdan hep yakınıyordum, ta ki Sadık abinin durumunu öğrendiğim o güne dek…


Şimdi ne zaman bir yerlerde; “Senede birgün” şarkısını duysam Sadık abi gelir aklıma hemen…Çünkü Sadık abi; “Beklerim yolunu aylar boyunca, yeter ki gel bana senede bir gün” diyen o güzel şarkının da söz yazarıydı… Sadık Şendil; sevdiğinin yolunu aylarca bekleyebilecek kadar sabırlı ve senede bir gün gelmesiyle bile yetinebilecek kadar alçakgönüllü bir kuşağın insanıydı…

Sadık ağabey dünya tatlısı bir insandı… Keşke daha fazla tanıyabilseydim dediğim insanlardan biri olmuştur hep…O dönemler birinin ölüm haberi olduğunda GÜM ekibi olarak; “Aman yoksa Sadık abi mi?” diye cümlelere başladığımız dönemlerdi… Ama o günün birinde, hiç beklemediğimiz bir anda tıpkı hayatta yaptığı sessiz-sedasız ve gene kibarca terkedip gitti bu dünyayı…

GEZİ PARKI ÇOCUĞU İSYANCAN MİZAHHABER VASITASIYLA SESİNİ DUYURUYOR

Polise bir tepkide isyancandan gazını çok kaçırdınız...